4 Mart 2010 Perşembe

Şehid Mücahid Şener


Şehid Mücahid Şener

Bugün bu yiğitler, Afganistanda, Çeçenistanda, Filistinde, Irakta ve dünyanın diğer bölgelerinde eşi görülmemiş kahramanlıklar sergilemekte ve Hakkın şahitliğini yapmaya devam etmektedirler. İşte onlardan biri henüz 19unda yaşamının baharında, bu mücadelenin ön saflarında yer alan ve arzu ettiği şehadete kavuşan binlerce gençten birisi olan Konyalı Mücahid Şenerdir.

Mücahid 1984 yılında dünyaya gelmişti. Ona isim olarak Mücahidi seçenler, hiç yanılmamıştı. Mücahid bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinde, çok istediği şehadete kavuşmuştu. Allah, Onun şehadetini kabul etsin. Onu Firdevs cennetlerinin varislerinden kılsın. Bizi de şehidlerimizin yolundan ayırmasın.

Mücahid de diğer akranları gibi güle oynaya büyüdü. Ta ki, bir şeyleri akletmeye başlayana kadar..Hayatının bu döneminde ümmetin halini düşünmeye başladı. Çevresinde ve dünyada olanlara sessiz kalamazdı. Çünkü O, bir müslümandı. Ve sahip olduğu iman, olanlara sessiz kalmasına engel oldu. Çeçenistandaki müslümanlara yardım etmeye karar verdi. Hayallerini ve rahat olan yaşamını bıraktı. Kendisine yurt olacak olan topraklara yöneldi. Herkesin kendisine kardeş olacağı topraklara.. O, mücahid ulemanın cihad çağrılarına icabet etme zamanın geldiğini düşündü. Cihad bölgelerine gidip gelen insanlarla konuştu. Müslümanların içindeki bulundukları zilletten kurtulmalarının yollarını araştırıyordu. Allah, hakkıyla iman eden bu gence rahmet etti, Onu peygamberler, sıddıklar, salihler ve şehidler yoluna iletti.


Mücahid, Allahın, mazluma yapılan tecavüzlerin hiçbirinin karşılıksız bırakılmamasının istediğini biliyordu. 2000li yıllarının başında zulmün kızıl yüzünün tekrar gösterdiği Kafkaslardan gelen ve yankısı hala süren ses Mücahide, yıllardır Kuran ve hadislerden öğrendiği cihadı bizzat gerçekleştirmenin ve özlemini duyduğu şehadete ulaşmanın kapısını aralamıştı. O ses şöyle diyordu. Ey İslâm ümmetinin aziz evlatları! Aranızda Allaha verdiği sözde duranlar yok mu? İçinizde bu azmış ve sınırları aşmış köpeklere dur diyecek yok mu? Yahutta samimiyetle ve alçak gönüllülükle ellerini kaldırdığı zaman, duası kabul edilecek bir kişi yok mu? Bizi dualarınızda da mı unuttunuz? Nerede gece yarılarındaki ısrarlı dualarınız? Şimdi dualarınızda unutacaksınız da, ne zaman hatırlayacaksınız? Allah Rasulu şehid olan 70 arkadaşı için dualar etmişti. Bugün binlerce müslüman kardeşiniz öldürülürken sizin dualarınız, yardımlarınız nerede? Siz nerdesiniz? Müslümanların başlarına bir felaket geldiğinde Allaha yalvarınız. Onların zafere ulaşmaları için her türlü desteği vermekten kaçınmayınız.
Mücahidin şehadeti yaşadığı cahiliye toplumun ve bende müslümanlardanım diyen fakat müslümanların içinde bulundukları zilletten kurtulması için kılını bile kıpırdatmayan insanlara karşı bir ihtar ve direnişin yeniden ayaklanışı olacaktır inşallah. Allah Mücahid?in ve tüm şehidlerimizin şehadetlerini kabul etsin. Onun şehadetini tüm insanlığa bir nûr, Allah düşmanlarına da ateş kılsın inşaallah.

***
Şehidimizin ağabeyi anlatıyor:

Genelde her zaman beraberdik. Çevredeki insanlar, Onun namaza ve Kurana yatkın olması dolayısıyla çok seviyorlardı. İslâma çok yatkındı. İnsanları çok seviyordu, insanlarda Onu çok seviyorlardı. Çok şirin bir çocuktu. Allah, herkesin içine sevgi vermişti gerçekten. İmam Hatip yıllarını Onun için dönüm noktası olmuştu. İmam Hatip yıllarında Kuran eğitimi ve arkadaşları ile iletişimini geliştirdi. Filistinde, Bosnada, Çeçenistanda müslümanlara yapılan bu zulmü gerçekten kınıyordu ve gerçekten çok üzülüyordu. Mücahidi tanıyan herkes neye üzüldüğünü, neyi istediğini biliyorlardı. Herkese diyordu Ortada erkek yok mu? Bu mazlumlara, bu kadınlara, yardım edecek bir erkek yok mu?? diye.

Benim ticaretle uğraşmama biraz kızardı. Askerden izine geldiğimde, Mücahid ticaret ile uğraşıyordu. Bundan dolayı bu sefer ben biraz Onu eleştirmiştim. Tabi daha sonra bunu öğrenci evlerine ve eğitimlerine katkı olsun diye yaptığını öğrendim. Gerçekten o zaman duygulanmıştım. Üzüntümüz beraber, sevincimiz beraber, herşeyimiz beraberdi.

Mücahidi; ya Kuran okurken görürdük, ya da namaz kılarken.. Mücahid, hayatını Allah için yaşamıştı. Hiçbir zaman dünya için, ticaret için bunu da böyle yapalım demedi. Şehadeti benim için sürpriz olmadı. Öylesine bizi alıştırdı ki, her zaman kendi kendime diyordum, bir gün şehid olacak.. Zaten yaşarken şehiddi. Annem başta çok üzülüyordu. Allah, gerçekten sabır verdi.



Şehadeti:

Mücahidin şehadetine tanık olan arkadaşı anlatıyor.

"Bismillahirrahmanirrahim

O hayatının baharında şehadeti kazanan yiğit bir gençti. O, Rabbinin cennetine aşıktı... Rabbide Onun isteklerini kabul etti ve Onu şehidlerin mertebesine çıkardı. Bu asil genci nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Onu anlatırken aciz kalsam da anlatmaya çalışacağım.

Ben bugünleri çok bekledim. Bugüne kadar sırtüstü çok yattım. Bugün ecir alma ve cennet için yatırım yapma zamanı derdi.

Vallahi, Onu, uzak-yakın hiçbir iş için üşengeçlik yaparken görmedim. O, Allah Rasulunun şu hadisi hep tekrarlardı. Allah yolunda tozlanan ayağa cehennem ateşi değmeyecektir.?

Mücahidi ya cephane taşırken, ya sığınak kazarken, ya da mücahidleri gıda ve su taşırken görürdük. O, kendisinin boşa geçecek vaktinin olmadığına şartlandırmıştı.

21 Ağustosta, tedavi için giden emirimiz Bilal ile gelmişti. Mücahid aramıza gelişinden bir ay sonra, emirimiz Bilal ile bir operasyona katıldı.

Mücahid, 2003ün Ramazan ayının 27. gecesini nöbette geçirmişti. Sabah 8:30 sıralarıydı. Sığınakta kimimiz Kuran okuyor, kimimiz ibadetle, kimimizde günlük işleriyle meşgul oluyordu. Nöbetçi; Rusların etrafımızı sardığını ve saldırıya geçmek üzere olduklarını haber verdi. Hemen hazırlandık. Fakat Ruslar saldırıya başlamışlardı. Emirimiz Bilal, sığınaktan çıkar çıkmaz vurularak şehid oldu. Dışarıya çıkanlar iki-üç saniyede şehid oluyorlardı. Sığınağın önünde bir metrelik bir çukur kazmıştık. Dışarı çıkıp ateş ederek o çukura atlamayı düşündüm ve atladım. Bacağımdan ve yanağımdan hafif şekilde yaranlanmıştım. Benden sonrada Mücahid, benden tarafa doğru gelmeye başladı. Çukura tam atlarken diz kapağına büyük bir kurşun isabet etti. Onu çukurun içine çektim ve çatışmaya oradan devam ettik. Mücahidin dizkapağına isabet eden kurşun Onu ağır bir şekilde yaralamış ve dizkapağı arka tarafa doğru kırılarak dönmüştü. Ruslarla aramızdaki çatışma devam ederken, Mücahidin alnına bir kurşun daha isabet etti. O anda Rabbine ve özlemini duyduğu şehadete kavuştu. O ve diğer kardeşler Kadir gecesinin sabahı şehid düştüler.

Mücahid, çok takvalı, cesur bir gençti. O hepimizden yaşça küçük olmasın rağmen davranışlarıyla bize örnek oluyordu. Yaşına oranla Kuran ve Hadis bilgisi çok iyiydi. Akşamları Kuran ve hadis dersleri verirdi. Rabbim, Onu Firdevsi Alada ağırlasın inşaAllah. Elazığlı Bilal kardeşin emirlik yaptığı, benim ve Mücahidin içinde bulunduğu grup, Allahın dinin üstün tutmak için, malı ve canı ile farklı ülkelerden gelen 14 yiğitten oluşuyordu. Bu gruptan şehid olamayan tek kişi benim.

O, peygamberin de dediği gibi, Az zamanda çok iş yapan birisiydi. Aramıza katılalı 4 ay olmuştu.


Ağabeyi:

Kardeşim Mücahid, Ramazan ayının 27. günü yani Kadir gecesinin sabahı 10:00 sularında şehid olmuş. Annem, kardeşimin şehid olduğu sıralarda bir rüya görmüş. Kuran okuduktan sonra uyku basıyor. O an rüyasında Mücahid, ayakları bembeyaz nurlar içinde anneme doğru yürüyor. Daha sonra öğrendiğimize göre Mücahid, ayağından yara alarak şehid olmuş."

***







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder